Ronald H. Coase: “Verilere yeterince işkence edersen, itiraf eder!”

Tuhaf başarısızlıklarla bezenmiş sıra dışı başarı hikayeleri bana ilham verir. Yeterince yaratıcı olmadığı gerekçesiyle kovulan Walter Elias Disney’in WaltDisney’i kurması1; herkesin bilgisayar kullandığı bir dünya hayal ettiği için “deli” olarak nitelendirilip Apple’dan istifa etmek zorunda bırakılan Steve Jobs’ın Apple’ı bir dünya devi haline getirmesi; 20’li yaşlarda yazdığı makalesi yaklaşık 50 yıl boyunca göz ardı edilen Ronald H. Coase’un 80’inde Nobeli kucaklaması ve daha niceleri…

Kara Tahta Ekonomisi

Matematikle arası iyi olmayan bir iktisatçı düşünün. Şaka gibi ama gerçek! Hem de öyle sıradan bir iktisatçı değil, Nobel ödüllüsünden: Ronald H. Coase.

Coase yalnızca “işlem maliyeti” ve “Coase Teoremi” gibi iktisat bilimine yaptığı katkılarla değil; aynı zamanda metedolojiye yönelik eleştirileri ile de dikkatleri üzerine çekmiştir. Gerçekten de, Coase’un Nobeli almasına vesile olan iki makalesi (“The Nature of the Firm” (1937) ve “The Problem of Social Cost” (1960)) fikirsel anlamda eşsiz olmalarının yanı sıra metedoloji anlamında da kendi alanlarında tektir. Şöyle ki, Nobele layık görülen tüm iktisadi çalışmalar matematiksel veriler, denklemler ve grafikler içerirken, Coase’un makalelerinde bunların hiçbirine rastlanmaz.

Coase teorinin gerçek dünyayı kavraması gerektiğini savunur. Buna göre, varsayımlar gerçekçi olmalı, teori ve analizler gerçek hayatta işleyen ekonomik sistemi anlamaya yardımcı olmalıdır2. Bu sebeple, ana akım iktisatçıları kara tahtalarına gömülüp denklemler ve grafikler içinde boğuldukları gerekçesiyle eleştirmiştir. Coase’a göre, bu “kara tahta iktisadı” iktisatçıların zihinlerinde varolan, gerçek dünyadan kopuk bir sistemdir ve pratikte hiçbir faydası yoktur3.

Gerçek ekonomik düzeni anlamak için bir araç olarak kullanılması gereken analizler pek çok iktisatçı için amaç haline gelmiştir. Coase’un kendi teorilerine en uygun istatistiki verileri araştıran iktisatçılara ithafen sarf ettiği meşhur “Verilere yeterince işkence edersen, itiraf eder.”4 sözü ile de anlatmak istediği aslında tam olarak bu araç ve amaç ilişkisindeki sapmadır5.

İşte Coase, gerçek dünyada olup bitenlere sırtını dönüp kara tahta üzerinde formüller ve grafiklerle boğuşan iktisatçılara inat, kitaplarını odasında bırakıp ceketini almış ve gerçek dünyaya dalmıştır. Böylece, Coase’un Nobel’e doğru uzun yolculuğu başlamıştır.

Firmanın Doğası ve İşlem Maliyetleri

Coase, matematiksel yaklaşımı tam anlamıyla reddetmemekle birlikte, öncelikle ekonomide neler olup bittiğinin anlaşılması gerektiğini, ancak bundan sonra yapılan matematiksel analizlerin anlamlı olacağına işaret eder. Bu yaklaşımı çok garipsenmiş olmalı ki, daha 27 yaşında iken kaleme aldığı “The Nature of the Firm” (1937) makalesi uzun yıllar pek de kale alınmamıştır.

Fiyat mekanizması kaynakların etkin dağılımı gerçekleştiriyorsa, merkezi planlama mantığı ile çalışan firmaların neden var olduğu sorusu daha London School of Economics’te bir öğrenci olduğu yıllarda Coase’un kafasını kurcalamaya başlamıştı. Matematikselleştiremedikleri her şeyi ihmal etme eğiliminde olan ana akım iktisatçılar, firmaların varlığını sorgulamaktan ziyade göz ardı etmeyi tercih ederken, Coase bu “kara kutu”yu açmış ve daha sonra “işlem maliyeti” (transaction cost) olarak adlandırılacak yeni bir kavramı iktisada kazandırmıştır6.

Gerçekten de, eğer görünmez bir el piyasanın etkin çalışmasını sağlıyorsa, kararların fiyat mekanizması aracılığıyla değil de, patronlar aracılığıyla verildiği firmalara neden ihtiyaç var? Örneğin, bir işçi her yıl kendisine en yüksek maaşı verecek işi aramak yerine neden yıllarca aynı firmada çalışmayı tercih eder7? Çünkü, fiyat mekanizmasına başvurulmasının bir maliyeti vardır: piyasa araştırmaları yapılır, görüşmeler yapılır, sözleşmeler imzalanır, anlaşmazlıklar çözülmeye çalışılır, tazminatlar ödenir. İşte tüm bu maliyetler, işlem maliyeti olarak tanımlanır.

Firmaların sunduğu merkezi planlama sistemi ile işlem maliyetlerinden kurtulmak ya da bu maliyetleri minimize etmek mümkündür. Ancak bu yanıt firmalara neden ihtiyaç duyulduğunu açıklamakla birlikte, neden çok sayıda firmanın piyasada faaliyet gösterdiğini açıklamamaktadır. Eğer amaç işlem maliyetlerini azaltmak ise tek ve büyük bir firma bunun için yeterli değil miydi? Lenin’in de dediği gibi ekonomi tek ve büyük bir fabrika gibi çalışamaz mıydı8?

Coase’a göre, firma büyüklüğünün bir sınırı vardır. Firma, maliyetler işlem maliyetlerinin altında kaldığı müddetçe büyümeye devam eder. Ancak belli bir noktadan sonra yönetim maliyetleri artar ve piyasa mekanizmasına başvurmak şirket içi üretimden daha karlı hale gelir. İşte “almak” ile “yapmak” arasındaki kararın alındığı bu nokta firmanın büyüklüğünü belirleyen sınırdır9.

Coase, kıymeti yaklaşık 50 yıl sonra anlaşılan bu makalesine ilişkin olarak yaptığı Nobel konuşmasında, makaleyi matematikselleştiren Oliver Williamson, Harold Demsetz, Steven Cheung vd. olmasaydı, makalesinin değerinin belki de hiç anlaşılamayacağından dem vurarak ince ince dokundurmayı da ihmal etmemiştir10.

Coase Teorisi

1959’da yazdığı bir makaleye ilişkin editörün düzeltme talebini reddeden Coase, makaleyi savunmak üzere Milton Freidman ve George Stigler gibi Nobel ödüllü iktisatçıların da arasında bulunduğu bir komite ile yemeğe davet edilmiştir11. 20/1 oyla Coase’un aleyhine başlayan bu görüşme, yemeğin sonunda 21/21 oyla Coase’un lehine sonuçlanmıştır12. Bu önemli yemeğin ardından Nobel yolundaki taşları döşeyen ikinci makalesi “The Problem of Social Cost”u (1960) kaleme alması artık farz olmuştur.

Makalenin yayımlandığı dönemde, negatif dışsallıkların mevcudiyeti halinde Pigoucu vergilerin uygulanması standart bir çözüm önerisi olarak sunulmaktaydı. Örneğin, üretim yaparken havayı kirleterek civardaki insanlara zarar veren bir fabrika negatif dışsallık yaratmaktadır ve bunun maliyetine katlanmadığı için optimumdan fazla üretim yapmaktadır. Pigou, havayı kirleten fabrikaya vergi konulması suretiyle verilen zararın firma maliyetlerine yansıtılabileceğini ve böylece üretim düzeyinin düşerek optimum üretim seviyesine ulaşılabileceğini savunmaktadır. Kısacası, Pigoucu vergileme “Fabrika civardaki insanlara zarar veriyorsa, bu fabrika nasıl sınırlandırılmalıdır?” sorusuna cevap vermektedir. Oysa Coase sorunun yanlış sorulduğunu savunur. Coase’a göre problem havanın kirlenmesi değildir; asıl problem fabrika ile civarda oturan insanlar arasındaki ilişki, yani iki tarafın birbirine uyumlu olmayan davranışlarıdır. Dolayısıyla sorulması gereken soru “Fabrika mı civardaki insanlara zarar vermeli yoksa, insanlar mı fabrikaya zarar vermeli?” olmalıdır. Görüldüğü gibi, Pigoucu yaklaşım, yalnızca fabrikanın insanlara verdiği zarara odaklanıp, vergilerin konulması suretiyle insanların fabrikaya verdiği zararı ihmal etmektedir. Buna ek olarak, devlet müdahalesinin yarattığı maliyetleri de hesaba katmamaktadır. Özetle, Coase, Pigoucu vergilemeye bir eleştiri getirmekte, devletin müdahalesinin ve üretimin sınırlandırılmasının bir maliyeti olduğuna işaret etmektedir. İşlem maliyetlerinin düşük olduğu hallerde devlet müdahalesi olmaksızın tarafların aralarında anlaşma yoluna giderek dışsallık probleminin çözümlenmesi gerektiğini ileri sürmektedir13.

Kıssadan Hisse…

Ronald H. Coase hem karakteri hem de başarı öyküsüyle beni oldukça etkiledi. Genel kabul görmüş yöntem ve teorilerin aksini iddia etmek cesaret ve emek ister. 20’li yaşlarında ekonomiyi anlamak üzere kara tahtasını bırakıp dışarı çıkan bu genç iktisatçı cesaretinin ve emeğinin karşılığını ancak 80 yaşında alabilmiş. 102 yaşında hayatını kaybeden Coase, bütün akademik hayatı boyunca iktisadın amacının ekonominin işleyişini anlamak olduğunu, teorilerin, istatistiklerin ve varsayımların hayali bir dünyanın analizini yapmak için değil, gerçek dünyayı anlamak için kullanılması gerektiğini savunmuştur. Bu anlayışı da yeni nesil iktisatçılara bıraktığı kıymetli bir mirastır.

  1. http://www.businessinsider.com/15-people-who-were-fired-before-they-became-filthy-rich-2011-4?op=1/#lt-disneys-newspaper-editor-told-the-aspiring-cartoonist-he-wasnt-creative-enough-1.
  2. Medema, S. “Ronald Coase on Economics and Economic Method” http://www.hetsa.org.au/pdf-back/24-A-1.pdf.
  3. Shirley, M. (2015) “Ronald Coase’s Views on the Conduct of Economics” http://www.cipe.org/publications/detail/ronald-coases-views-conduct-economics.
  4. Coase, R. (1982) How Should Economists Choose? G. Warren Nutter Lecture in Political Economy. Washington D.C.: The American Enterprise Institute for Public Policy Research.
  5. Shirley, a.g.m.
  6. The Economist (16.12.2010) “Why do firms exist?” http://www.economist.com/nodoe/17730360.
  7. A.e.
  8. http://www.nobelprize.org/nobel_prizes/economic-sciences/laureates/1991/coase-lecture.html.
  9. Coase, R. (1937) “The Nature of the Firm” Economica, New Series, Vol. 4, No. 16, s. 390-395.
  10. http://www.nobelprize.org/nobel_prizes/economic-sciences/laureates/1991/coase-lecture.html.
  11. http://www.nobelprize.org/nobel_prizes/economic-sciences/laureates/1991/coase-lecture.html.
  12. http://www.nytimes.com/2013/09/04/business/economy/ronald-h-coase-nobel-winning-economist-dies-at-102.html.
  13. Coase, R. (1960) “The Problem of Social Cost” The Journal of Law and Economics, Vol. 3. s. 1-44.