Sayıların Oyunu

Numbers game – Sayıların oyunu ilginç bir betimleme. Sayılar hiç oyun oynar mı? En azından bize böyle öğretildi. Matematik yanıltmazdı. Hem 2 x 2 = 4 değil miydi?

Matematiğe olan bu güven rakamların kullanıldığı hemen hemen her alana yansımıştır. Özellikle muhasebesel veriler, rakamlar bolca kullanıldığından olsa gerek, insana doğruluk ve kesinlik hissi verir. Ama son yaşanan ve dillere pelesenk olan muhasebe krizleriyle bu güven sarsıldı. Ne mi oldu? Rakamlar oyun oynadı:)

“Numbers Game” (Sayıların Oyunu) teriminin mucidi, pek tabii ki, ben değilim. Arthur Levitt, eski ABD Sermaye Piyasası Kurulu (SEC-Securities and Exchange Commission) Başkanı, ilk defa Eylül 1998’de New York Üniversitesi’nde yaptığı bir konuşmada bu terimi kullandı1.

Hokus Pokus! Boom/Puff!

Levitt’in konuşması temel olarak finansal raporlamanın doğruluğu ve güvenilebilirliği ekseninde. Muhasebe belli kuralları olan, ancak aynı zamanda kullanıcılara bir dereceye kadar esneklik sağlayan bir sistemdir. Fakat şirketlerin rekabetçi ortamda hissettikleri baskı, bu esnekliği farklı yönde kullanmalarına sebep olabilir. Bir başka deyişle, muhasebe rakamları mevcut durumu yansıtmak yerine, bir illüzyon yaratmak için kullanabilir. Kimi zaman ufak bir dokunuşla karlar yükselirken (Hokus Pokus! Boom!), kimi zaman da karlar yok oluverir (Hokus Pokus! Puff!).

Peki, firmaların altında bulundukları bu baskı tam olarak nedir? Günümüzde firmalar piyasalarda yalnızca ürünleri ve hizmetleriyle değil, aynı zamanda finansal verileriyle de yarışıyorlar. Akademik çalışmalara göre, finansal verilerle yapılan bu yarış temel olarak iki güdüye dayanıyor: Sermaye piyasalarından kaynaklanan güdüler ve sözleşmelerden kaynaklanan güdüler.
Hedeflenen kar rakamlarına ulaşmak ve böylece hisse senedi fiyatlarında meydana gelebilecek bir düşüşü engellemek2, kazançtaki dalgalanmaları gidermek ve yıllar itibariyle daha istikrarlı rakamlar sunabilmek3, halka arz dolayısıyla elde edilecek kazançları maksimize etmek4 sermaye piyasalarından kaynaklı güdüler arasında gösterilebilir.
Teşvik primlerini (özellikle üst düzey yöneticilere verilen bonusları) maksimize etmek5, borç sözleşmelerinin ihlalinden kaçınmak6 ise sözleşmelerden kaynaklanan güdüler olarak sıralanabilir.

Bir kazan-kazan (win-win) durumu mu var acaba?

Rakamlarla oynanan bu oyunun sakıncası ne ki? Ufak bir dokunuş ve (buuum!!!) karlar yükseliyor, hisse fiyatları yükseliyor, bonuslar tıkır tıkır ödeniyor. İşletme sahibi memnun, yöneticiler memnun, hisse sahipleri memnun, borç verenler memnun… Sanki bir kazan-kazan durumu var.

Ne yazık ki, durum göründüğü kadar basit değil; çünkü bu bir illüzyon. Muhasebesel verilerin makyajlanması, şirketin taşıdığı riskleri ortadan kaldırmaz; yalnızca maskeler. Dolayısıyla, bu oyun sürdürülebilir bir oyun değildir. Nitekim, yaşanan skandallar da bunu gösteriyor. Aslında bu oyunda, bazıları rakamsal yalanlarla kandırılırken, diğerleri ise hak ettiğinden fazla kazanıyor. Yani herkes kazanmıyor.

İşte bu makyajlı verilerle bazılarının haksız olarak ceplerini doldurduğu, diğerlerinin ise kandırıldığı bir sistem karşısında insanın adalet damarı kabarmıyor değil. Soruna ilişkin olarak benim aklıma gelen ilk çözüm: “Neymiş bu muhasebedeki esneklik kardeşim? Kesin kurallar koyun, herkes harfi harfine o kurala uysun!” Ama, ne yazık ki, durum bu kadar basit değil. Levitt’in de dediği gibi, muhasebe ilkeleri her firmaya ve olaya özgü durumları kavrayıp, şıp diye firmanın üzerine oturabilecek özel dikim bir ceket değil . Muhasebecilerin her türlü iş yapısını, yeniliği öngörüp, bunlara uygun kurallar düzenlemeleri de mümkün değil. Aşırı kazuistik bir kurallar bütünü, tüm olayları kavrayamayan, boşlukların olduğu, firmaya özgü durumları yansıtamayan ve zamanla değişen iş yaşamına ayak uyduramayan yapıya sahip olacaktır. Bu sebeple, muhasebe ilkelerindeki esnekliğin varlığını kabul ederek sayıların oyununa bir çözüm bulmak gerek.

  1. Levitt, A. (1998) “The Numbers Game” https://www.sec.gov/news/speech/speecharchive/1998/spch220.txt.
  2. Levitt, A. a.g.e.; Burgstahler, D., Dichev, I. (1997) “Earnings Management to Avoid Earnings Decreases and Losses” Journal of Accounting and Economics, 24, s. 124.
  3. Barth, M., Elliot, J., Finn, M. (1995) “Market Rewards Associated with Increasing Earnings Patterns” Working Paper, Cornell University; DeAngelo, H., DeAngelo, L., Skinner, D. (1996) “Reversal of Fortune Dividend Signalling and the Disappearance of Sustained Earnings Growth” Journal of Financial Economics, 40, s. 341.
  4. Teoh S.H., Welch, I., Wong, T. J. (1998) “Earnings Management and the Underperformance of Seasoned Equity Offerings” Journal of Financial Economics, 50, s. 63, Rangan, S. (1998) “Earnings management and the performance of seasoned equity offerings” Journal of Financial Economics, 50, s. 101.
  5. Healy, W. (1985) “The Effect of Bonus Schemes on Accounting Decisions” Journal of Accounting and Economics, 7, s. 106; Efendi, J., Srivastava, A., Swanson, E. (2007) Why do corporate managers misstate financial statements? The role of option compensation and other factors” Journal of Financial Economics, 85/3, s. 667.
  6. Dichev, I., Skinner, D. (2002) “Large–Sample Evidence on the Debt Covenant Hypothesis” Journal of Accounting Research, 40, 4, s. 1091.

2 thoughts on “Sayıların Oyunu

  1. Merhaba, tesadufen kara para aklama yaziniza denk geldim. Oyle begendim ki hepsini okumaliyim diyerek basladim ama tum yazilariniz bitti:( suan lisans donemimde muhasebeden nefret ederek final geceleri calisiyorken, yazilarinizin sayesinde her turlu donen dolabi ogrenmeliyim diye hevesle arastiriyorum. Tesekkurler.

Comments are closed.